Hollywood’un çılgın yılları
“Hollywood’u sıfırdan kuran bir küme öncünün sıradışı yaratıcılığıyla birinci adımlar atıldı. Hâlâ bebek olan sinemayı sanata dönüştürmek için çok sayıda insanı çöle çeken bir etkileşim oldu.
Yedinci sanat sinemayı yaratmak için birinci sırada bu insanların güdüleri, hırsları, çılgınlıkları yer aldı. Tüm acılar, hüzünler, çılgın hayatlarının iniş çıkışları içinde kazandıkları kaybettikleri, öncülük ettikleri sinema bugün hala yaşıyor” diyen direktör, senarist, üretimci Chazelle’in Babil’i 15 yıllık bir proje.
1920’lerin Hollywood’u şık, beyaz, olaysız sanılıyordu; meğer tam zıddıydı; sinema setlerinde kullanılan kokain ölçüsü şaşırtıcıydı; figüranlar setlerde ölüyorlardı. Bayağılık, toplu histeri, yabanî partiler, ahlaksızlık, orjiler, intiharlar, cinayetler, parçalanmış ömürler melekler kenti Los Angeles’ı Sodom ve Gomora’ya dönüştürdü. Sinemanın ismi avangart sinemacı Kenneth Anger’ın 1959’da Fransızca yayımlanan Hollywood Babylon isimli kitabından. Hollywood yıldızlarının skandallarını anlatan roman 1965’te ABD’de çıktıktan kısa bir müddet sonra yasaklandı.
AMERİKAN RÜYASI
Açılış sekansını çılgın bir Hollywood partisiyle başlatır Chazelle. Dev stüdyo işverenlerinden birinin lüks malikânesindeki yırtıcı partide herkes içkinin, uyuşturucunun tesiriyle kendinden geçmiştir. Hollywood ikonu Jack Conrad (Brad Pitt), yıldız adayı taşralı Nellie LaRoy (Margot Robbie), hayalperest Meksikalı Manuel Torres (Diego Calva) tam bir Amerikan Düşü hikayesini izleyiciye aktaracak olan ana karakterlerdir. Hollywood’un birinci periyoduyla ilgili büyük Amerikan destanının kahraman ve antikahramanları yaratılırken Clara Bow, Joan Crawford, Dorothy Azner, Marlene Dietrich, John Gilbert, Douglas Fairbanks, Rudoplh Valentino’dan esinlenildi.
Nellie’yle Manuel tepeye ulaşmak için her şeyi yapmaya hazırdırlar. İkisi de kıymetli, kalıcı, manalı bir şeyin modülü, sinema setinde olmak ister.
Jack’in starlığı yavaş yavaş bitmektedir. Geçen vakte ayak uydurmaya çalışan yıldıza dedikodu müellifi Elinor (Jean Smart), “Zamanın doldu, artık ayrılma vakti. Kıymetli olan niyettir. Yüzlerce Jack Conrad olacak. Sinemalarında yaşamayı sürdüreceksin. Bizden sonrakiler senin sinemalarını izleyecekler” der. 1926’dan 1952’ye dek Hollywood’un geçirdiği evreleri Chazelle izleyiciye gerçekle düşü, acıyla sevinci, yükselişle çöküşü, ışıltıyla yapaylığı karıştırarak aktarır. En ince detayına dek her sahnenin içeriğini, koreografisini hesaplayan, coşkulu müzik eşliğinde abartılı bir anlatım kullanan direktör eşsiz, kuvvetli bir sinema gerçekleştirmiş. Hollywood mahveden, yiyip yutan, öğüten bir sanayi olmayı sürdürüyor.
Final jeneriğinde Damien Chazelle ustaları Stanley Kubrick, Orson Welles, Vincente Minelli, François Truffaut, Federico Fellini, Bob Fosse, James Cameron, Martin Scorsese, Jean Renoir’a hürmette bulunur. Hollywood’u insan kıyma makinesi olarak eleştiren, sanat için her şey göze alınır diyen, dünyanın en büyük sinema sanayisini selamlayan, Brad Pitt, Margot Robbie, Diego Calva, Jean Smart, Li Jun Li, Tobey Maguire’ın oynadığı Babil bugün gösterime girdi.
